Bu yazıda Yaratıcı ve Kanun arasındaki farklardan bahsedeceğim. Pek çok insan evrenin kökenine ilişkin Tanrı’yı da içeren bir açıklamaya ihtiyaç duymadıklarını, çünkü bilimin bunu açıklayabileceğini düşünmektedir. Bu ifadenin mantıksal olarak neden anlamsız olduğunu açıklamaya çalışacağım.
Tanrı mı Bilim mi?
Bilim insanları da dahil olmak üzere, sık sık ya bilime ya da bir yaratıcıya inanmamız gerektiğini duyuyoruz. Ya da kişinin bu ikisi arasında birini seçmesi gerektiğini söylerler. Sanki bu konuda orta yol yokmuş gibi. Bu kişiler bu iki argümanı kategorize ederken çok kritik bir hata yapmaktadır. Evrenin Tanrı tarafından yaratılmış olması, onu doğa yasalarıyla açıklamaktan tamamen farklı bir açıklama türüdür. Tanrı evrenin bir açıklamasıdır ama bilim insanlarının bize sunduğu türden bir açıklama değildir.
Jet Motoru
Bu konuyu daha iyi anlamak için bir örneğe bakalım:
Bir jet motorunu iki şekilde açıklayabiliriz. İlk olarak aerodinamik ya da mühendislik kanunları tarafından. Bu, bir jet motorunun tamamen geçerli ve bilimsel bir açıklaması olacaktır. Ancak bu, İngiliz bir pilot olan Sir Frank Whittle tarafından icat edildiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bu örnekte yasanın yaratıcıyı reddetmediğini görüyoruz.
Fizik yasalarının evrenimizin/dünyamızın nasıl işlediğini açıklayabildiğini ama nasıl var olmaya başladığını açıklayamadığını anlamalıyız.
Newton Yasası ve Büyük Patlama Teorisi
Newton’un hareket yasasına bakalım. Bir taşın hız, yükseklik gibi verilen parametrelerle nasıl hareket edeceğini mükemmel bir şekilde hesap edebilir. Ancak ilk etapta bir taşın hareket etmesine neden olamaz. Bir kişinin o taşı atması gerekir.
Büyük patlama teorisine bakarsak, evrenimizin başlangıcını adım adım nasıl açıkladığını görebiliriz. Hepimiz bu teorinin evrenimizin başlangıcını açıkladığı konusunda hemfikir olabiliriz, ancak evreni başlatan şeyin bu teori olmadığının farkına varmalıyız. Nasıl olsunki? Bir teori veya bilimsel makaleler sadece olayları veya süreçleri açıklar, bunlara neden olmaz.
Bu perspektiften bakıldığında, bu düşünce sürecinin ne kadar saçma olduğu ortaya çıkıyor, ancak bilim açıkladığı için bir yaratıcının olamayacağına ikna olmuş insanlar var.
Kanun ve Kanun Yapıcı
Bu evrende kanun olduğunu biliyoruz. Varoluş biçimini belirleyen belirli bir yasa olmaksızın hiçbir şey basitçe var olamaz. Tüm bilim bu yasaları anlamaya çalışmak üzerine inşa edilmiştir. Bir yasanın varlığından, bir yasa yapıcının da olması gerektiği sonucunu çıkarabiliriz. Kanunu yapan bu evreni çok özel bir şekilde düzenlemiştir. O kadar spesifik ki, eğer çok küçük bir değişiklik yapsaydınız, var olmayı durduracaktı. Bu nedenle bilim insanları doğa kanunlarının çok ince ayarlı olduğu konusunda hemfikirdir. Bu gerçek, bu evrenin tesadüfen var olma olasılığını ortadan kaldırmaktadır. Evrenimizin ince ayarı, akıllı bir yaratıcı için kendi makalesini gerektirecek kadar güçlü bir argümandır. Buradan okuyabilirsiniz.
Öğrendiğimiz üzere, hukuk tek başına bir şeyin var olmasına ya da gerçekleşmesine neden olamaz. Bir yaratıcı, sebep olan, kanun koyucu ya da benim deyimimle bir Tanrı gerektirir. Bizim ve evrenimizin var olmasına neden olan akıllı bir varlık olmaksızın kendi kendine var olan bir evrene inanmanın mantıklı olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer öyleyse, başlangıçta bir yaratıcı olmadan tüm bunların başlangıcını nasıl açıklarsınız? Bu soruyu yanıtlamakta zorlanıyorsanız, olumsallık argümanı hakkındaki bu makaleyi ilginç bulabilirsiniz.